Basketbol Hakkında Bilgi
Beşer kişilik iki takım halinde topla oynanan bir oyun. İlk olarak 1891 senesinde Amerika’da Springfield Üniversitesi eğitim üyelerinden Dr. James A. Naismith tarafından tasarlanıp tatbik edilmiştir. Bu oyunun en önemli özelliği salonlarda ve açık sahalarda oynanabilmesidir. İngilizce sepettopu manasına gelen basketbol, 1894 senesinde resmi kaidelere tabi tutulmuş ve devletlerarası ilk milli maç da 1897’de oynanmıştır. 1904’te Saint-Lovis Olimpiyatlarında gösteri niteliğinde oynanan basketbol, 1936 Berlin Olimpiyatlarında resmen yarışma programına alınmıştır.
Türkiye’de ilk defa 1904 yılında Robert Kolejinde oynandı. Bilahare 1911’de Galatasaray Lisesinde, sonra İzmir Amerikan Kollejinde bu spor ile uğraşıldı. Spor kulüplerinden Fenerbahçe 1915 yılında basketbol takımını kurdu. Bütün bunlara rağmen Türkiye’de basketbol 1924 yılından sonra itibar görmeye başladı. İlk milli maç, Yunanistan’la 24.6.1936 tarihinde İstanbul’da oynandı. Maçı Türkiye 49-12 kazandı.
Basketbol 28 m uzunluğunda ve 15 m genişliğinde sert zemine sahip (parke, beton veya sert toprak zemin olabilir) bir sahada oynanır. Sahanın sınırlarını belirten çizgilere sırasıyla yan ve dip çizgiler denir. Kale, basketbol adı verilen bir tahta ve bu tahtaya dik olarak tutturulmuş çemberdir. Tahta dip çizgiden 120 cm içeride, 180 cm x 120 cm x 3 cm ebatlarındadır. Alt kenarı yerden 275 cm yüksekliktedir. Çember 45 santimetredir. Çembere topun üstten geçmesine engel teşkil etmeyecek şekilde dibi delik olan bir file takılır. Basketlerin önünde de serbest atış sahası bulunur. Takımlar topu karşı takımın basketine (kalesine) atmaya ve kendi basketine atılmasını engellemeye çalışırlar.
Basketbol bir sür’at oyunudur. 600-650 g ağırlığında ve 75-78 cm çevre uzunluğuna sahip olan top, elle oynanır. Ayak ile vurmak yasaktır. Kasti olmayarak topun ayak ile teması cezayı gerektirmez. Topun ilerlemesi pas vermek veya yerde zıplatmak suretiyle olup ele alınarak ilerlenemez. Oyunun kuralları da oyunu sür’atlendirici özelliklere sahiptir. 3 saniye, 5 saniye, 10 saniye ve 30 saniye kuralı gibi. Hücum anında hücum eden takımın oyuncusu topsuz olarak rakip takımın serbest atış sahası içerisinde 3 saniyeden fazla kalamaz. Bir oyuncu, topu; top sürmeden ve pas vermeden elinde 5 saniyeden fazla bekletemez.
Topu kendi sahasında ele geçiren takım, sahasını 10 saniyede terketmek mecburiyetindedir. Rakip sahada ise en geç 30 saniye zarfında topu baskete atmak için teşebbüste bulunmalıdır. Rakip sahaya geçen takım topla beraber tekrar kendi sahasına dönemez. 30 saniye kuralında son yapılan değişiklikle hücum halindeki takım, topu kaybedip tekrar kullanma halinde zaman sıfırlanmadan kaldığı yerden devam eder. Basketbol maçları iki saha, bir sayı, bir saat ve bir de istatistik hakemi tarafından idare edilir.
Maç süresince istenildiği kadar oyuncu değiştirme hakkına sahip olan takımlar; sahaya beşer kişi ile çıkarlar. Maç, misafir takımın kendi basket seçmesi, şayet tarafsız bir saha ise kur’a ile basketlerin seçilmesinden sonra hakemin hava atışı ile başlar. Yirmişer dakikadan iki devre halinde oynanan maçta devre arası 10 dakikadır. Her takım bir devrede 2 mola alma hakkına sahiptir. Oyuncular numaralı fanila, şort, çorap ve tabanı lastik olan bez bot giyerler. Saha hakemleri masa hakemlerine el-kol işaretleri ile oyundaki durumları izah ederler. Bu sebepten işaretlerde bir karışıklığa meydan vermemek için sporcuların giydikleri formalarda 1, 2, 3, rakamları bulunmaz.
Basketbolun önemli bir diğer özelliği de, rakib oyuncuların hareketlerine mani teşkil edecek hareketlerde bulunmamaktır. Çünkü oyuncuların yaptıkları her şahsi ve teknik hata karşı takıma avantaj kazandırır. Hücum halinde olan oyuncuya yapılan hareket serbest atışla cezalandırılır. Yaptığı şahsi ve teknik hataları beş olan oyuncu maçtan çıkartılır ve yerine başka oyuncu girer. Atılan oyuncu tekrar oyuna giremez. Bir takımın bir devrede aldığı toplam faul miktarı 7 olursa, bundan sonraki yapacakları her faul için rakip takım serbest atış hakkı kazanır.
Basketbol maçlarında topun oyun dışında olduğu zaman, serbest atışlarda, molalarda, kronometre durdurulur. Çünkü bu gibi durumlar süreye dahil edilmezler. Topun basketten geçmesi atan takıma üç sayı çizgisi adı verilen dairenin dışından yapılmışsa üç, içinden yapılmışsa 2 puan, serbest atışlarda ise 1 puan kazandırır. En çok sayı yapan takım maçı kazanır. Beraberlik halinde maç 5 dakika uzatılır. Beraberlik yine bozulmazsa maç herhangi bir takımın en az bir sayı öne geçmesine kadar devam eder.
Fiba kurallarına göre basketbolda diğer ölçüler ve kurallardan bazıları aşağıdaki gibidir:
Üç sayı çizgisi 6.25 metredir. Bu çizgiden atılan basketler 3 sayı olarak kaydedilir.
Beşinci faülünü alan veya diskalifiye edilen oyuncunun değiştirilmesi süresi 1 dakikadır.
Çember üstünde var sayılan silindir içinde top çembere çarptıktan sonra temas serbesttir.
Rakibi tarafından veya rakipleri tarafından yakından marke edilen bir oyuncu, topu bilerek rakibine çarptırır ve top dışarı çıkarsa, topun en son dokunan çizgileri dışından oyuna sokmak üzere aynı oyuncuya verir. Bu durum, topu oyuna sokacak takıma yeniden bir 30 saniye hakkı vermez.
Memleketimizde büyük ilgi gören basketbol yurdumuzda ve dünyanın pekçok ülkelerinde amatör bir spor dalıdır. Amerika’da profesyonel lig halinde oynanan basketbolün dünyadaki en parlak ismi, nizami olmayan gösteri sporu olarak maç yapan Harlem takımıdır.
Basketbolda yeni oyun kuralları değişiklikleri özeti (1991):
1. Takım sırası sorumluluk alanı:
Orta çizgiden 5 metre uzaklıktan itibaren yan çizgiye 2 m uzaklığında ve dip çizgiye kadar olan alanı kapsayacaktır. Antrenörler ve yedek oyuncular bu alan içerisinde bulunacaklar ve ancak şu özel şartlarda bu alanın dışına çıkabileceklerdir:
a) Sakatlanan bir oyuncuya bakmak için hakemden müsaade aldıktan sonra,
b) Bir oyuncu değişikliğini masaya bildirmek için,
c) Antrenör veya antrenör yardımcısının mola istemesi halinde,
d) Masadan zaman, sayı levhası, faul sayıları hakkında bilgi istenmesi durumunda.
Takım sırasında oturan herkese, bu alanı izinsiz terk ettikleri takdirde Teknik Faul verilecektir.
2. Formalar:
Formaların önü ve arkası aynı ve tek renkte olacak. Bu husus şortlar için de aynı şekilde geçerlidir. Oyuncular forma içine tişört giyebilirler. Yalnız bu tişörtlerin forma ile aynı renkte olması gereklidir.
Şortlar altına giyilecek tayt gibi esnek malzemelerin de şortla aynı olması gerekmektedir. Çizgili formalar uygun değildir.
Formaların kol, yaka ve şortların yan ve alt kenarlarına konacak çizgiler ile takımların amblem ve isimleri tabii olarak bu tariflerin dışındadır.
3. Üç puanlık atış:
Üç sayılık bir atış denemesi yapıldığında top çembere değinceye kadar yapılan ihlallerde atış özelliğini korumakta olup, top çembere dokunduktan sonra bu niteliğini kaybetmekte ve yapılan ihlallerde iki puan olarak değerlendirilmektedir.
4. Devre ve oyun sonu ile ilgili kurallar:
Müsabakayı yöneten hakemler herhangi bir sebeple oyunu bitiren sesli işareti duymamışlar ve bu esnada bir şut atılmış veya faul olmuşsa Başhakem, derhal yardımcı hakeme başvuracak ve kısa bir konuşma yapacak, gerekiyorsa ve varsa masadaki Teknik Komisere ve diğer masa görevlilerine danışacaktır. Bütün bunlara rağmen nihai kararı Başhakem verecektir.
5. Mola:
Nizami bir mola süresi 1 dakika olduğu halde saat hakemi 50. saniyede sesli işaretini verecektir.
Mola alındığında oynayan oyuncular kenardaki yedeklerin oturduğu takım sırasına giderek burada oturabilirler ve antrenörlerin talimatını burada dinleyebilirler.
6. Sakatlanan oyuncular:
Herhangi bir oyuncu sakatlandığında hakemler bu oyuncunun derhal oyuna dönüp dönmeyeceğine karar vermelidirler. Buradaki derhal kelimesi en fazla 15 saniyelik bir süreyi kapsamaktadır. Oyuncu oyuna devam edebilecek durumda ise oyuna tekrar ve derhal başlanır.
Ancak, sakatlanan oyuncuya bir tedavi gerekiyorsa oyuncu, 1 dakika içinde veya tedavisinin izin verdiği en kısa zamanda değiştirilmelidir. Burada tedaviden kasıt yetkili bir kişinin (doktor, masör) tedaviyi gerçekleştirmesi ve tedaviye gerek olup olmadığına karar vermesidir. Tedavi sırasında 1 dakikadan fazla süre geçecekse sakat oyuncu değiştirilmelidir.
7. Topun saha dışına çıkışı:
Rakibi tarafından veya rakipleri tarafından yakından marke edilen bir oyuncu topu bilerek rakibine çarptırır ve top dışarı çıkarsa topun en son dokunan oyuncu tarafından dışarıya çıkarıldığı kabul edilir ve top sınır çizgileri dışından oyuna sokmak üzere aynı oyuncuya verilir. Bu durum topu oyuna sokacak takıma yeniden bir 30 saniye hakkı vermez.
8. Topu kenar çizgiden oyuna sokma:
Herhangi bir sebeple top kenar çizgileri dışından oyuna sokulacaksa top hakem tarafından oyuna sokulacak oyuncuya verilecektir. Topun oyuna sokacak olan oyuncunun eline verilmesi, atılmaması gerekmektedir. Bu kural, ön ve geri sahada topun oyuna sokulması için geçerlidir.
Ayrıca, bir oyuncu topu eline aldıktan sonra içeriye atmadan evvel verilen noktadan yana en fazla bir adım atabilir. Bir adımdan fazla atılması durumunda kaide ihlali çalınacaktır. Bir adımla birlikte topun oyuna sokulmasında diğer bir durum, oyuna sokacak oyuncunun bulunduğu yerde pivot hareketi yapması ve oyuna sokmasıdır. Bu hareket de kurallara uygundur.
9. Fumble:
Uzun yıllardır basketbol oyun kurallarının bir parçasıdır. Fumble, bir oyuncunun topu kazaen elinden düşürmesi ve onu tekrar yere vurduktan sonra tutmasıdır.
Fumbleler sürüş olmayıp top sürmenin başlangıcında veya sonunda yapılabilir. Ayrıca, sayı olarak da kısıtlanmamıştır.
10. Topa blok:
Şut veya pas amacı ile ve topla birlikte sıçrayan bir oyuncu, rakibinin bir veya iki eliyle topu bloke etmesi sonucunda topla beraber yere düşerse kural ihlali yapmış olur.
11. Atış halindeki oyuncu:
Sayı için, sepete doğru sürüş yapan (drive) oyunculara bu esnada yapılan faullerde atış hali şu şekilde değerlendirilmelidir: Bir oyuncunun topu sepete atmak için adım hareketini bitirdikten sonra kol hareketine başlaması sayı için atış halinde sayılması bakımından geçerlidir. Yani drive yapan bir oyuncu adımlarını tamamlayıp kol hareketine başladığı an atış haline gelmiş sayılır.
12. Geri pas:
Geri pas kuralına yeni bir istisna getirilmiştir.
Orta dairede yapılan bir hava atışı esnasında ön sahada sıçrayan bir oyuncu havadayken topu kazanır ve arka sahaya düşerse ihlal olmaz.
13. Serbest atışlar:
Serbest atışlar esnasında oyuncuların serbest atış bölgesi etrafındaki kulvarlara dizilmesi şu şekilde olacaktır:
- Dip çizgisine en yakın olan ilk boşluklar savunma oyuncularından ikisine,
-Bundan sonrakiler hücum oyuncularından ikisine,
- Üçüncüsü de yine savunma oyuncularından ikisine aittir.
- Bu yerlerde bu oyunculardan başka kimse yer alamaz. Ayrıca, oyuncular kendilerine ayrılan yerleri kullanmazlarsa diğer takım oyuncuları kullanamazlar.
Serbest atışın dışında kalan diğer bütün oyuncular serbest atış çizgileri ve yarım dairesinden en az 1 metre uzakta olmalıdırlar.
Serbest atış atılırken dizilen oyuncuların ve atış yapan oyuncunun dikkat etmesi gereken hususlar şöyledir:
- Atış yapan oyuncu top çembere vurmadan önce bulunduğu yeri terkedemez,
- Serbest atış bölgesindeki kulvarlara dizilen oyuncular top atış yapan oyuncunun elini terk ettikten sonra tahditli bölge içine girebilirler,
- Serbest atış bölgesinin dışında kalan ve dizilmeyen bütün oyuncular top çembere değdikten sonra bu bölgeye girebilirler.
Serbest atışı atan oyuncu atış yaparken aldatıcı bir hareket (feyk) yaparsa bu kaide ihlalidir. Böyle bir durumda top atış yapan oyuncunun rakibine ve kenardan verilir.
14. Hataların düzeltilmesi:
Yeni kurallara göre bazı hatalar hakemler tarafından düzeltilebilir. Bunlar:
- Geçerli bir serbest atış veya atışların muteber sayılmaması,
- Geçersiz serbest atış veya atışların muteber sayılması,
- Yanlış bir oyuncuya serbest atış veya atışların yaptırılması,
- Yanlış sepete serbest atış yaptırılması,
- Yanlışlıkla bir sayı verilmesi veya iptal edilmesidir.
Bu gibi durumlarda top oyundayken öldükten sonra tekrar canlanıncaya kadar geçecek süre içinde hataların düzeltilmesi gerekmektedir.
15. Kasdi fauller:
Kasdi faullerin, bu yeni değişikliklerle, daha iyi tanımlanmasına çalışılmıştır. Kasdi faul, toplu veya topsuz bir oyuncuya, hakemin takdirine göre, bilerek ve isteyerek yapılmış şahsi bir fauldür. Yapılan hatanın şiddetle ilgisi yoktur.
16. Elle dokunma:
Yeni oyun kural değişikliklerinin en önemlilerinden biri, savunma oyuncularının uyguladığı elle kontrolün kaldırılmasıdır. Elle kontrol bir savunma oyuncusunun el veya ellerini kullanarak rakibinin ilerlemesini engellemesi veya başka bir savunma oyuncusuna yardımcı olmadır. Bu temas savunma oyuncularına haksız bir avantaj sağladığından yasaklanmıştır.
17. Kavga:
Basketbol oyununda oyunun gereksiz yere sertleşmesini önlemek ve aşırı derecede yapılan faullerin önüne geçmek için bazı yeni kararlar alınmıştır. Bir oyuncunun döğüşmesi, kavga etmesi diskalifiye edici bir hatadır. Keza yedek oyuncu olarak takım sırasında oturan ve kavga için sahaya giren bir oyuncu derhal sahadan uzaklaştırılmalı ve bu durumda antrenöre teknik faul verilmelidir.
18. Faullerin uygulanması:
Faullerin uygulanmasında büyük çapta değişiklikler yapılmış ve oyun fazı, seçme hakkı, müteaddit hata, aynı anda yapılan fauller gibi uygulamalar yürürlükten kaldırılmıştır.
Eğer sahadan bir sayı yapılmışsa top oyuna dipten sokulacaktır. Birbirini götürmeyen bütün hataların cezaları meydana geldikleri sıraya göre uygulanacaktır. Cezaların aynı ağırlıkta olması durumunda hava atışı yapılacaktır. 1-1 hata ile iki atışlı hata aynı ağırlıktadır.
Oyunun Kuralları
İlk gün (12 Ocak 1882) spor salonunun kapısına asılan ve 1937 yılına kadar değişmeyen oyunun 13 kuralı şöyledir.
1. Top herhangi bir yöne bir elle yada iki elle atılır.
2. Top yere bir yada iki elle (yumrukla değil) vurulabilir.
3. Oyuncu topla koşamaz, Topu yakaladığı noktadan atmak zorundadır. Koşarken topu yakalarsa buna izin verilir.
13 Maddelik kurala göre bu oyun, yedi kişilik iki takım arasında oynanıyordu. Buna karşılık en az beş ve en fazla dokuzar kişilik takımlara da izin veriliyordu. Oyun sırasında yapılan sayılar 3 puan, faul atışından yapılanlarsa 2 puan sayılıyordu. Ve oyunun başlıca hedefini duvarlara asılı sepetler oluşturduğundan Dr. Naismith, ortaya koyduğu bu yeni sportif oyuna "sepet topun" anlamına gelen Basketbol adını vermişti.
Basketbolun Yayılışı 1892 yılında Amerika'nın Springfield eyaletindeki YMCA spor salonunda doğan Basketbol sporu, kısa bir zamanda YMCA kurumu arasındaki sıkı işbirliğinin sonucu olarak bütün Amerika'ya yayılmış ve aradan iki yıl geçmeden Amerika'daki bütün YMCA okullarının en belli başlı sporu halini almıştır. Oyunun taşıdığı heyecan ve cazibe sayesinde basketbol kısa bir zaman içerisinde okullara, üniversitelere, hatta Amerika'daki semt jimnastik salonlarına kadar yayılmıştır. Böylelikle, henüz 202nci yüzyılın başında basketbol, Amerika'nın milli ve en popüler sporu olup çıkıvermişti. Gençlerde bu spora karşı büyük bir istek olmuştu. Bu istek kulüpleri de basketbol şubeleri açıp takımları kurmaya zorlamış, böylelikle bütün Amerika'ya yayılmıştı. Basketbol henüz bir yaşını doldurmadan Avrupa kıtasına da sıçramış ve 1893 yılında Paris'teki bir jimnastik salonunda deneme niteliğinde bir oyun oynanmıştı. Ne var ki Avrupa kıtasında bu ilk basketbol oyunu bir denemeden öteye gidememiş ve çok kısa bir süre içinde unutuluvermişti.
1897 yılında Amerika, basketbolda ilk milli şampiyonayı düzenlemekle bu dalda önemli bir adım atmış ve bu hareket, ülkede basketbol sporunun daha fazla ve daha çabuk yayılmasında önemli bir rol oynamıştı. Amerikalılar milli bir spor dalı olarak benimsedikleri Basketbola 1904 yılında ülkelerinde tertipledikleri St.Louis Olimpiyat oyunlarında da gayri resmi olarak yer vermişler ve kulüp takımları arasında düzenledikleri maçlarla bu sporu, Olimpiyat oyunlarına katılan bütün dünya ülkelerine tanıtmışlardı.
Bu olimpiyat oyunlarının üzerinden iki yıl geçtikten sonra, dünyanın en büyük ve en ünlü spor salonlarından biri olan ve 25 bin kişiyi rahatça alabilen New York'taki Madison Square Garden, kapılarını basketbol sporuna açmıştı. Bu da basketbolun artık Amerikanın en popüler spor dallarından biri olduğunun göstergesiydi.
1913 yılında Uzakdoğu'dan bu spora karşı büyük bir ilgi gösterisi olmuş ve ilk kez düzenlene uluslar arası bir basketbol turnuvasında Filipin birinciliği, Çin'da ikinciliği almıştı. Avrupa' ya tam anlamıyla basketbol sporun sokan ve yayanlar Amerikalı askerler olmuştu. Birinci dünya savaşı nedeniyle Avrupa'ya gelen Amerikalı askerlerin boş vakitlerinde kendi aralarında oynadıkları basketbol maçları, olağanüstü bir ilgi görmüş e bu spor pek kısa bir zamnda sevilip yayılıvermişti.
Bunun sonucu olarak 1919 yılında Paris'te, İngiltere, Fransa, İtalya ve Almanya'daki Amerikalı askerlerin katılmasıyla ilk kez uluslar arası askeri bir turnuva düzenlenmişti. Amerikalı askerlerin birinciliği, İtalya'nın ikinciliği kazandığı bu turnuvayı, üç yıl sonra yine Fransa'daki, Joinville şehrinde, kadınların arasında düzenlenen ilk uluslar arası basketbol turnuvası izlemişti. Böylece Amerikalı kadınların ilk basketbolu oynayışında tam 22 yıl sonra Avrupa'da da kadınlar arsında ilk ululararası turnuva oynanmış oluyordu. Günden güne yayılmakta olana basketbol, kısa bir zaman içinde Avrupa'da en popüler spor dallarında bir haline gelmiş ve buradan da Afrika ve Avustralya'ya gitmiştir. İlk FIBA başkanlığına İsviçreli olan Leon Bouffard getirilmiştir. İlk Avrupa şampiyonası 1935 yılında Cenevre'de düzenlenerek birinciliği Letonya, ikinciliği İspanya, üçüncülüğü Çekoslovakya almıştır.